sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7.6.21

Jokey Annenin At Ressamı Kızı-Yılmaz Parlar



 


Jokey Annenin At Ressamı Kızı

Sanatı daha ulaşılabilir hale getirmeyi amaçlayan Sanat Kolektifi Tabularasa Transnatıonal Art platformu  bünyesinde sanatcı Ayten Çağlar, yine at resmiyle ArtContact fuara katıldı.



Karacabeyli annesini at yarışlarında hiçbir erkek yarışcı geçememiş. Annenin izinden at sevgisiyle büyüyen atın tüm anotomisini inceleyen sanatcı Ayten Çağlar atı tuvale taşımış. Beste Gürsu ile sadakati, canlılığı, refahı ve asilliği sembolize eden  “At Türkün kanadıdır” projede kataloğun sayfalarındaki at resimleriyle yer almış. 

Fuarda kendisiyle yaptığımız söyleşi sohbetde “Türk halkının yaşamının önemli bir bileşeniydi atlar.  Atları başarılı bir şekilde ilk evcilleştiren Türk halklarıydı ve bu yeniliği komşu halklara da aktardı. At, Türklerin kutsal hayvanıdır. Ve evcilleştirilmesinin onuru onlara aittir. Sonuçta, onlardan başka kimse kısrak sütü veya at eti veya ondan yemekler kullanmadı. Başka hiçbir eski destanda ata bu kadar onurlu bir yer verilmedi. Başka bir dil yok Türkçedeki gibi çok eski, kapsamlı bir at yetiştiriciliği terminolojisinde. Bu bir spordan daha fazlası ve sadece ata binme sanatı hayatın ta kendisi. Hayat hızlı bir at gibi değil mi? Bu bir zafer meselesi bile değil, asıl şey hedefi görmek ve ona doğru uçuşu, yaşamın ve duyguların doluluğunu hissetmek.”

Atları betimlemeyen atları gözlemlemek ve boyamak için sık sık ahırı ziyaret eden Ayten Çağlar orijinalinden daha canlı eserleriyle atın gücünü, çabukluğunu, görkemini, güzelliğini, bağlılığını, resme bakan kimseye duyguyu hissetdiriyor ve atlara olan düşkünlüğünü kanıtlıyor. İnsan sanatının ilk nesnelerinden biri olan atlar eski çağlardan beri kutsal hayvanlardır. Yelenin altında gizlenen özgürlük unsuru her zaman dinamikdir.”



IKASD İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı  Beste  Gürsu’dan aldığımız bilgilere göre;   2020 yılında İKASD, BG Art Consultancy ve Collab İstanbul tarafından kurulan,  danışma kurulunda 27 ülkeden 44 sanat aktörünün yer aldığı, 10 ülkede temsilciliği bulunan, dijital mecralarda sergiler, içerikler ve çevrimiçi etkinlikler aracılığıyla sanatçıları dünyanın her yerinden sanatseverler ve sanat profesyonelleri ile bir araya getiren yeni nesil bir sanat platformu Tabularasa Transnational Art, standında göze çarpan diğer bir sanatcı Mersad Berber’di

Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Yugoslavya sanatının son yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olan Boşnak Sanatçı Mersad berber, Yurtdışı sanat eğitimleri alan, Art and Life Gallery, Project, Production Kurucusu ve IKASD İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olan Beste  Gürsu’nun  Tabularasa’da yer aldı. Hırvatistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Dr. Ivana Zerec özellikle eserlerini görmeye Tabularasa standı ziyaret etdi.



Tabularasa Transnational Art -ArtContact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı Katılımcı Sanatçılardan Ayten Çağlar ve Mersad berber  yanı sıra, Abaz Hado (Arnavutluk),  Ahmet Nejat (İran), Alem Korkut (Hırvatistan), Aliye Altunbilek, Amer Hadzic (Bosnahersek), Antony Samanıego (Amerika), Aygül Akmanova Okutan (Rusya), Berke Şimşek , Cem Özkan , Damla Gök , Emrah Yücel ,Emre Yıldır / Erinç Işık ,Ezgi Sandıkçı , Ferya Kocaçınar ,Gamze Çakır, Gökçe A.Çiftçioğlu , Hale Ürkmezgil ,Harun Başakçı,Hülya Vurnal İkizgül,  Hüseyin Abdik,  Hüseyin Suna,  Ilgın Erdem,  Joseph O Idowu (Nijerya),  Kaan Baltacı, Kadir Akyol,  Levı Vıller (Suriye) , Leyla Kara, Luıgı Ballarin (İtalya), Melihat Teparıc (Bosnahersek) , Melike Kuş,  Mercan Dede , Mirza Hasanefendıc (Bosnahersek), Muhamed Kafedzıc (Bosnahersek) , Muna Al Bader (Katar),  Mustafa Sönmez ,  Neslihan Aydınlıoğlu ,  Nilüfer Tütüncü , Orhan Yalçınoğlu ,  Recep Çiftçi , Reşat Ceylan ,  Selda Dilek Bakındı,  Sema Bicik ,  Setanay Özbek ,  Souadad Al-Sigab Kandemir (Irak) ,  Suna Akkuş ,Timur Kerim İncedayı, Tülin Onat , Yasemin Öztürk , Yuhanna Vıller (Suriye), yer aldılar.

yilmazparlar@yahoo.com

27.10.20

Duvarların Ötesinde Proje sergisi



 Duvarların Ötesinde Proje sergisi

Fransız Dev Sanatcı Saype’nin devasa eserleri sergisi “Duvarların Ötesinde” proje sergisi 26 Ekim 2020 Pazartesi günü Taksim Sanat'ta sanatsever ziyaretcilerle buluştu,


Saype'ın Haziran 2019'da başlattığı küresel Duvarların Ötesinde projesinin sekizinci durağını İstanbul oluşturuyor.

Doğrudan çimlerin üzerinde devasa, geçici halka açık sanat eserler yaratmayı amaçlıyan, kömür ve tebeşirle biyolojik olarak parçalanabilir bir boya geliştiren bu özel boya ile 7 yılı aşkın bir süredir, çimlere devasa freskler yapan fikirleri, mesajları, duyguları aktaran sanatcının eserlerin bir kısmını  kapsayan sergi, 7 kasım 2020 tarihine kadar ziyarete açık olacak.



İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş., Beşiktaş Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi, İsviçre Başkonsolosluğu, Institut français Turquie ve UPS'in desteğiyle gerçekleşen projenin Institut français Turquie iIetişim Sorumlusu Aslı Akıncı Utkan ve UPS İş Geliştirme Direktörü Benal Topuzlu ile gezdiğimiz sergide resimler altındaki mesajların her biri bir hikayeyi özetliyor. 

Kutuplaşmakta olan bir dünyada, sembolik olarak dünyanın en büyük insan zincirini yaratmayı seçen sanatçı, Duvarların Ötesinde (Beyond Walls) projesiyle bizi yardımseverliğe ve birlikte yaşamaya davet ediyor. 



Birliği, karşılıklı yardımlaşmayı ve duvarların ötesindeki ortak çabayı simgelemek amacıyla, şehirden şehre kayan ve iç içe geçen, tokalaşmış elleri çimenlerin üzerine çiziyor.

Sergide dikkatimizi çeken, projenin ilk durağı Paris. Eyfel Kulesi'nin altındaki Champs de Mars çimlerini devralmasına izin verilen ilk sanatçı. Çimlere püskürtülen, birbirine kenetlenmiş bir dizi eller yüzlerce metrekareyi kaplıyor. 



Yere yaklaştıklarında pek bir anlam ifade etmeyen, ancak kulenin tepesinden görünen eserin yer aldığı projenin 2 ni durağı olarak Andora, sırasyla Cenevre, Berlin, Ouagadougou, Yamoussoukro ve Torino. Projenin 8. adımı ise, İstanbul.

Guillaume Legros Saype lakaplı Sanatçının Haziran 2019'da başlattığı küresel “Duvarların Ötesinde” projesi dünyanın en büyük insan zincirini İstanbul'dan geçirme arzusundan doğduğunu öğreniyoruz. 



Bu anlamda, gerçek bir işbirlikçi ve çok taraflı proje söz konusu. Anıtsal eserlerinin amacı kültürler arasında köprüler döşemek olan bir ressam için, Akdeniz ve Karadeniz dünyalarının kavşak noktasındaki İstanbul kenti, hayati anlamı olan bir durak. 

İsviçre’de yaşayan Fransız sanatçının oluşturduğu evrensel halk dansının devasa elleri, Avrupa ve Afrika kıtalarını buluşturduktan sonra, bu kez de Boğaz'ın Avrupa yakasına gelecek ve Asya kıyılarına ulaşmak için boğazı geçecek. Böylece şehirden şehre, kıtadan kıtaya, Batı’yla Doğu’yu sarmalayan büyük bir kardeşlik zinciri çizmeye devam edecek 

Sergi 7 Kasım 2020 Cumartesi gününden itibaren Institut français Türkiye'nin İstiklal Caddesi cephesinde sergilenecek.

yilmazparlar@yahoo.com


1.9.20

Duvar resimlerin turizmde önemi-Yılmaz Parlar



Tuvali Duvar
Duvar resimlerin turizmde önemi…

Araştırmalar; sosyal, kültürel ve turizme ekonomik faydaların yanı sıra pozitif ruh sağlığı ile duvar resimlerini olumlu olarak belirlemiştir. 


Duvar resimleri, bu özellikleri sinerjik bir şekilde eşzamanlı olarak geliştirdikleri anlamına gelen kesişimsellik ek avantajına sahiptir. 





Duvar resimleri, sanata ve yaratıcı ifadeye erişilebilirlik sunar. Sanat eseri, mekanı benzersiz, bireysel hale getirerek, tüm avantajlarını vurgular. Çok eskilere dayanan, duvarları ve tavanları boyama geleneği, Paleolitik dönemden (M.Ö.35-10 yıl) itibaren sanat eserleriyle kayaları süsleyen kültürün izlerinden sonra, mekanın duvarlarını süsleme geleneği Eski Mısır ve Sümer'den gelmiştir

.
Çok sayıda resimler ve uygulamalı sanat eserleri gelecek yüzyıllar boyunca sanatçılar için ilham kaynağı olmuştur.

Görsel estetik aracılığıyla, duvar resimleri bir kimlik, aidiyet, bağlanma, karşılama ve açıklık duygusunu teşvik eder ve topluluk kimliğini güçlendirir.

Duvar resimleri, çevreleriyle fiziksel bütünleşmeleri ve birçok estetik faydaları nedeniyle oldukça etkili araçlardır.

Duvar resimleri, kentsel ortama renk, canlılık ve karakter katarken, beton ve asfaltın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle çelişir. 


“Resim, günlük tutmanın başka bir yolu" diyen Pablo Picasso’nun Türkiye Pablo Picasso’su Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen, Plastik resim sanatı ile birlikde heykeltıraşlık, mozaik ve duvar resimleri sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı. Son çalıştığı mekan Sultanahmet Akbıyık turistik fish restaurant. Restaurantın tipik duvarlarını, sanat eseri haline getiriyor. 





Tuval olan her duvar kendi başına bir yolculukdur.


Yerli yabancı ziyaretcilerle derin bağlar kurabilmek için sanata her zaman ihtiyaç duyulur.

Şehrin kalbindeki, turizmin göz bebeği Sultanahmet “de yapım aşamasında olan İsmet X Bilen eserine imza atma fırsatı veren sanatsal zihniyetli Akbıyık restaurant, yapılması planlanan, çevre konseptine uygun, duvarını süsleyecek mozaik için sanatcıya teklif sunması, sanata yaşam zenginliği temel değerler katmıştır. 


Hayattan bir dilim, duvar resimleri, topluluk oluşturma için bir katalizör olabilir.

“Duvarları boyamayı seviyorum, Duvar resimleri kalbime neşe getiriyor. Doğanın güzelliği bana ilham veriyor, kendimi bir halk sanatçısı olarak görüyorum ve başkalarıyla bağlantı kurmanın bir yolu olarak görüyorum.” diyen XBilen bakın samimi duygularını nasıl ifade ediyor; 

“İnsanlar benden kafaların içerisindeki resimleri istiyorlar; bende 5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmalarımın son metrekarelerini bu restaurantın yüksek duvarlarına çalıştım. 
Öyle ki; bu büyük şehrin bütün köşelerinde iç mekan duvar resimlerim var. 
Şehrin bir bölgesinden geçerken bir duvar resmi gördüm. Bu resmi kim yapmış diye merak etdim.
Benden daha güzel yapmış ve sanatda beni aşmış diye korktum.

Kim olduğumu söylemeden, kimseye belli etmeden,  yemek siparişi vererek, karşımdaki duvar resmini incelemeye koyuldum.


Resmi yapan ressamı yenemeyeceğimi anlayıp kimin yaptığını merak ederek imzasını aradım. Öyle şaşırıp kaldım ki; Kelimelere sığmaz bu şaşkınlığım…

20 yılı aşkın, önceden yaptığım bir duvar resmiydi bu…

İsmet XBilen yapmış yani…Restaurantda beni tanıyanda çıkmadı, el değiştirmiş ve mekanın sahibiyle sohbet etmeye başladım. Ressam, resmi  ne kadar güzel yapmış, dedim. Mekan sahibi  “Evet biz devraldığımızda silmeye kıyamadık. Çok güzel, yapan ressamda uçuk kaçık deli birisiymiş zaten..” Bende, gerçek sanatçılar öyle olurlar, dedim. Hesabı ödeyerek mekandan  çıkdım. Bu hadiseden sonra yürürken bu işin sarhoşluğu epey devam etdi bende. Birde bir korku düşdü içime, acaba 20 yıl önce daha mı güzel yapıyordum…”


yilmazparlar@yahoo.com


10.3.20

İsmet X Bilen Guinness Yolunda _Yılmaz Parlar





X Bilen Guinness Yolunda 

Türkiye’nin Pablo Picasso’su olarak bilinen, Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen 50 yıl üstü sanat üretim sürecinde yaptığı duvar resimleri Guinness rekora doğru gidiyor.


Plastik resim sanatı ile birlikde duvar resimleri, heykeltıraşlık, mozaik sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı son olarak Aksaray Laleli’de çok sayıda isim yapan gastronomi işletmecileri yetiştiren ekol olan tarihi Aksu Hotel Restaurant işletmelerinde yapmakta olduğu, İstanbul temalı duvar resimleri ile birlikde l10 binlere yaklaşmış durumda. Dünya Guinness rekoruna giren sanatcıların aksine fizikel meydan okuma yerine kurguladığı zihinsel performansıyla büyük bir titizlikle estetiksel dokunuşla duvarlara hayat veriyor.




Beceri öğretilen ve öğrenilen bir şeydir ve eğitim adımlarından geçerek ustalık geliştirirsiniz. Yetenek doğal, doğuştan gelen bir yetenektir. Resim yapma yeteneği bazı insanlara doğumdan itibaren verilir ve bu doğal yeteneği daha fazla çalışarak ve yeteneklerini artırarak güçlendirebilirler.


İsmet X Bilen’de işte bu doğuştan gelen bir yeteneklerden biri. Günün 12 saatini sanatını icra etmekle geçiriyor. İsmet X Bilen’i Aksu Hotel restaurant işletmelerinde yine duvar resmi yaparken bulduk.  Kendisiyle kısa bir söyleşi yaptık.





smet x Bilen, “  Dile kolay tam 50 yıldır renk ve ışık yörüngesinde en klasik biçimde iç mekanlarda kocaman kocaman sınırsız duvar resimleri çiziyorum...Renk ve matematiğin akış biçiminde…” 


5 yıldır Avrupa'nın değişik ülkelerinde; İspanya, Norveç, Fransa, İtalya'da, ve özellikle Almanya’da değişik mekanlarının duvarlarında resimleriyle Türk sanatcısı olarak eser bırakan sanatcı X Bilen, Almanya’da daha çok İtalyan restaurantlarına resim yaptığını söylüyor.

Mekanlara yaptığı resim boyutu ile sorumuza “ Tam beş yıldır aşağı yukarı her ay ortalama 100 metre kare diyebiliriz. İtalyanlar çok neşeli İnsanlar; onlara hep resim yaparken İtalyan klasiklerini dinleyip, meşhur grappalarını içip zevkle Roma’nın ve Roma’nın üzüm bağlarının resimlerini yaptım.”




 İspanya'da bulunduğu zaman İspanyollara resim yapmak daha büyük bir zevk olduğunu, meşhur İspanyol meyhanelerine resimler yaparken küçükken 1973-74 yıllarında İzmir’den Salvador Dali’ye gönderdiği resimleri hep aklına geldiğini dile getirerek  “Meşhur ressam Nurettin Erğüven bana kızmıştı. Niye adamı rahatsız ediyorsun   diye..” 


Ancak kendine göre en önemli olanı “30 yıldır hiç aralıksız İzmir'in, Egenin, Akdenizin bazı tarihi mekan ve restaurant ve yerleşimleriyle birlikte  iç ve bazı dış mekanlarda çizdiğim duvar resimleri ruhumun istençleriyle, bembeyaz büyük duvarların bilgelikleriyle birbirimize duvarlarla bağlanmayı öğrendik. Birbirimizle çizilmeyi, renklenmeyi, işlevsel kullanılmayı öğrendik. Nasılki tuğla harçla birleşmeyi düşünüp duvarlaşıyorsa, bende ruhumdaki renk bilgimle duvarların içine doğru yürüyüp resim oluyorum.” Şeklinde Türkiye’de yaptığı resimlerinden daha çok keyif aldığını aktardı.


Elbetde İsmet X Bilen’in Guinness rekoruna girme şeklinde çabası yok. Ancak gizli bir rekortmen olarak Türk sanatcımızdan gurur duymalıyız.


 yilmazparlar@yahoo.com

19.2.20

Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe-Yılmaz Parlar



 Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamak

Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter katıldığı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesindeki “Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe” isimli sergi açılışında yaptığı konuşmasında bu sergi Paris ve İstanbul’un güzelliklerini yeniden keşfetmeye ve Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamaya davet niteliğinde olduğunu söyledi.





Kuratörleri Aylin Koçunyan ve Sinan Kuneralp’in olduğu sergiye Şişli kaymakamı, İstanbul Fransız Kültür merkez müdürü Christian Schnell, İlçe Milli Eğitim Müdürü Üniversite rektörleri NDS Mezunler dernek Başkanı, NDS mezunları ve seçkin davetlller katıldılar.





18 şubat 2020 Salı günü sergi açılış konuşması NDS okul direktörü Yann de Lansalut tarafından yapılırken, Lansalut’un Fransızca konuşması Türk Müdür Suzan Sevgi tarafından Türkçeye tercüme edildi.


NDS Okul Müdürü Yann de Lansalut “160 yılı aşkın süreden beri Notre Dame de Sion Fransız lisesi çifte aidiyetle bir yandan Fransa’ya diğer yandan da Türkiye’ye bağlarıyla şekillendi ve yapılandı.”  dedi



III Napolyon’un kızlara eğitim hakların veriliş temellerin atıldığını söyledi.

Lansalut “III Napolyon, Sorbonne üniversitesi, Troyes ve Orleans gibi pek çok üniversitelerde kızlara yönelik derslerin açılmasını temin eder. Buna paralel olarak Sultan Abdüllaziz’de kardeşi Abdülmecit döneminde açılan Notre dame de Sion kız lise açılışından sonra mekteb-i Sultan kurulmasını sağlar”sözleriyle okulların hikayesini dile getirdi.




Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter Avrupaya ilk seyahat eden padişah Sultan Abdülaziz’in III Napolyon’un 1867 Paris sergi davetine katılımıyla Avrupa icratından ilham alarak Osmanlıda yenilik hareketlerinin düşünmesini bugünki Galatasaray temelindeki  Mekteb-i Sultaniye kurmasından ötürü seyahati hafızalarda yer etdiğini söyledi. Buchwalter “Aynı şekilde Abdülaziz’in 1867’de Fransa’ya yaptığı ziyaretin iadesi niteliği de taşıyan Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin İstanbul’a ziyareti. süresince konakladığı Beylerbeyi Sarayı’dan etkilenerek örnek alarak Tuileries sarayına penecerelerine uygulamasıdır.”dedi

Bu ikili ziyaret serginin kurgulanmasını esas alıyor. Avrupa’ya ve imparatorluk dışına seyahat eden ilk Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in Paris ve ardından III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugenie’nin Osmanlı Başkenti İstanbul’a ziyaretinin tablo, gravür, fotoğraf, gazete kupür ve arşiv belgeleri, NDS Fransız Lisesi’nde düzenlenen sergiyle aynı bağlamda ele alınıyor.




Aylin Koçunyan, ile yaptığımız söyleşide serginin hazırlıkları 6 ay kadar zaman aldığını öğrendik.

Aylin Koçunyan Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatleri üzerine bir makale yazmış, buradan esinlenerek NDS Okul Müdürü  Lansalut’ya bu konuda bir sergi hazırlamak üzere teklif götürüyor. Aynı şekilde Sinan Kuneralp de, İmparatoriçe’nin Osmanlı İmparatorluğu’na iadei ziyareti üzerine bir sergi teklif etmiş. Böylece ikisi birleşmiş Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe isimli sergi ortaya çıkmış.
Serginin ilk bölümü, Sultan Abdülaziz’in Paris seyahatine odaklanarak, bu yolculukla örtüşen dönemin sanatsal, iktisadi ve siyasi bağlamı 
Serginin ikinci ekseni, Fransız İmparatoru III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie’nin 11-19 Ekim 1869 tarihleri arasında Osmanlı başkentinde geçirdiği bir haftaya odaklanıyor.
yilmazparlar@yahoo.com