Türk Dünyası'nın Altın Kadını Azade İslamova’ya Altın Ziyaret
Özbekistan Başbakan Yardımcısı Züleyha Mahkamova’dan Türk Dünyasının “Altın İnsan” Ödüllü Azade İslamova’ya Anlamlı ziyaret ve Tebrik… Tarihi bir dayanışma örneği sergilendi.
Ailenin Kalbine Dokunan Ziyaret
Özbekistan Başbakan Yardımcısı, Aile ve Kadın İşlerinden Sorumlu Komite Başkanı Züleyha Mahkamova, 22-23 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirilen ve 27 ülkenin aile bakanlarını bir araya getiren “Uluslararası Aile Forumu”ndan özel bir zaman ayırarak, Türk Dünyası adına yılın Altın İnsan Ödülüne layık görülen Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova’yı ziyaret etti.
23 Mayıs 2025 Cuma günü gerçekleşen bu anlamlı buluşmada, Mahkamova ve İslamova ödüle birlikte dokunarak gururu paylaştı.
Bakanın alçakgönüllü ziyareti, sıradan bir protokol görüşmesinin ötesinde, toplumun temel taşı olan "aile" ve "kadın emeği"ne dair samimi bir takdirin ifadesiydi. İki güçlü kadın lider, ödül tebrik ardından Özbekçe yaptıkları sohbette, Türkiye ile Özbekistan arasındaki kültürel ve sosyal bağları güçlendirecek projeleri masaya yatırdı.
Kadını, Aileyi, Toplumu Birleştiren Buluşma
Mahkamova’nın bu nazik ziyareti, sadece bir tebrik değil; aynı zamanda kadının toplumdaki yerini, ailenin kutsallığını ve iki kardeş ülke arasındaki manevi bağı yeniden güçlü şekilde ortaya koydu.
Ailenin en küçük yapı taşı olduğuna inanan Mahkamova’nın, alçakgönüllülükle gerçekleştirdiği bu ziyaret, kadın gücüne olan inancını ve aileyi koruma konusundaki kararlılığını gözler önüne serdi.
İki Gönül, Bir Hedef,
Güçlü Aileler, Aydınlık Toplumlar
Görüşme konusunda Vizyon;
"Türkiye, bağımsızlığımızda ilk tanıyan ülke oldu; kardeşlik bağlarımız tarihle sınanmıştır."
"Aile medeniyetini yüceltmek için 10 yıllık projeleri birlikte hayata geçirmeliyiz."
"Türk aileleriyle evlenen Özbek kızlarımıza destek olmak, ortak hedefimizdir."
Mahkamova’nın "Devlet desteği tam olacak" mesajı ve "Cumhurbaşkanımızla değerlendireceğiz" sözleri, işbirliğinin ne denli stratejik olduğunu gösterdi.
Bu ziyaret, sıradan bir tebrik değil, Türk dünyasının kadın liderleri arasındaki köprülerin nasıl ilmek ilmek dokunduğunun kanıtı.
Ziyaret sırasında Özbekçe yapılan görüşmede Azade İslamova, duyduğu memnuniyeti şu sözlerle özetledi:
“Züleyha Mahkamova gibi değerli bir devlet büyüğümüzün derneğimize gelerek bu ödül sevincini paylaşması bizim için onurdur. Kendisiyle geçmişte çok verimli projelere imza attık. Bugün de bu iş birliğini daha ileri taşımak istiyoruz. Türkiye’deki 10 yıllık aile projesini yakından takip ediyoruz ve Özbekistan’da da aile medeniyetini ileriye taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’nin bizi ilk tanıyan ülke olması, halklarımızın kardeşliği bizim için kıymetlidir. Bizim aramızda sadece siyaset değil, yüzyıllara dayanan bir kültür ve gönül bağı var.”
İslamova ayrıca Türkiye’de yaşayan Özbek kadınların da aile yapısına destek verici projelerde yer aldığını ve bu çalışmaları güçlendirmek için Mahkamova ile birlikte daha sıkı iş birliklerine hazır olduklarını belirtti.
Züleyha Mahkamova,
“Siz Uzakta Değilsiniz, Kalbimizdesiniz”
Züleyha Mahkamova ise İslamova’ya ve derneğe duyduğu saygıyı ve desteği şu sözlerle ifade etti:
“Bugün burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu ödül sadece Azade Hanım’ın değil, Türk Dünyası kadınının onurudur. Aile, bizim devlet ve millet olarak temel taşımızdır. Türkiye’nin aile politikalarına verdiği değeri takdirle izliyoruz. Sizler gibi sivil toplum öncülerinin çalışmaları, bizim devlet politikalarımıza güç veriyor. Her zaman yanınızdayız.”
Gönüllerin Devlet Ziyareti
Bu ziyaret, sıradan bir protokol buluşması değil; aksine gönüller arası bir bağ, kadın gücünün ve aile değerlerinin taçlandırıldığı bir anıydı. Kadını sadece ailenin değil, aynı zamanda toplumun taşıyıcı kolonu olarak gören bu iki kıymetli kadın liderin yan yana gelişi, Türk ve Özbek halklarına “birlikte daha güçlüyüz” mesajı verdi.
Bir gazeteci olarak bu ziyarete tanıklık etmek, kelimelerle anlatılması güç bir onurdu. Siyasetin ötesine geçen, kadının emeğini, ailenin ruhunu ve kültürel kardeşliği kucaklayan bu an; bana mesleğin ne kadar duygularla örülü bir misyon olduğunu yeniden hatırlattı.
Mahkamova'nın samimiyeti, İslamova'nın azmi... Bu iki öncü kadın, yalnızca bugünü değil, geleceği inşa ediyor. Bazen bir haber sadece okunmaz; hissedilir, yaşanır ve hafızaya kazınır. İşte bu ziyaret de onlardan biriydi.
Okuyan herkes şunu anlamalı; Aile, sınır tanımaz; kadınların omuz verdiği medeniyet projeleri, Türk dünyasının geleceğini inşa ediyor. Bu buluşma, "biz birlikteysek, başarı da kalıcıdır" diyenlerin manifestosu oldu.
Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi ve BM Küresel Mükemmellik Ödülleri: İstanbul’da görkemli Bir Gece
Yılmaz Parlar / Özel Haber
5 Eylül 2024 Perşembe Gecesi Hilton İstanbul Bakırköy’de gerçekleşen Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi (UNGPC) ve BM Küresel Mükemmellik Ödülleri'ne ev sahipliği yaptı. Bu görkemli etkinlik, uluslararası alanda öne çıkan parlak fikirlerin ve çabaların onurlandırıldığı bir kutlama olarak gerçekleşti. Kültürel zenginlik ve seçkin katılımcıların varlığı, ödül törenini unutulmaz kıldı.
UNGPC ve Mükemmellik Ödülleri: Barış ve Kalkınmanın Sembolü
Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi tarafından düzenlenen ve Abhigyane Vakfı'nın küresel ortaklarıyla işbirliği içinde yürüttüğü BM Küresel Mükemmellik Ödülleri, barışı koruma ve uluslararası işbirliğini teşvik eden bir platform sağlıyor. Bu ödüller, dünya çapında reform, kalkınma ve barış inşası çalışmalarında öne çıkan isimleri tanımak amacıyla veriliyor. Etkinlik, diplomatik ilişkileri güçlendirmeyi ve uluslararası işbirliğini artırmayı hedefleyen seminerler ve iş değişim programlarıyla destekleniyor.
Öne Çıkan Katılımcılar ve Onur Konukları
Bu yılki etkinliğin baş konukları arasında, Ferhat Süleyman Çınar ve Naveen Chandra Joshi dikkat çekti. Ödül töreninde, Türkiye ve Hindistan arasındaki sosyoekonomik ve kültürel bağların güçlenmesine katkı sağlayan önemli isimler de yer aldı. Özellikle Türk ve Hint sanatçılar, iş insanları ve kültürel elçiler, iki ülke arasında barış ve işbirliğini teşvik etmek amacıyla bir araya geldi.
Sosyoekonomik ve Kültürel Bağlar Güçleniyor
BM Küresel Mükemmellik Ödülleri, uluslararası düzeydeki başarıları tanımanın yanı sıra, sosyoekonomik kalkınma ve kültürel değişim yoluyla barış inşasında etkili bir platform sundu. Özellikle Türkiye ve Hindistan arasındaki kültürel etkileşim, sanat ve ticaret yoluyla derinleşti. Turkan Travels gibi Türk şirketleri, Hindistan ve Pakistan ile turizm alanında gösterdikleri başarılı çalışmalar nedeniyle ödüle layık görüldü.
Küresel Barış İçin Diplomasi ve Kültürel Etkinlikler
Dr. Barkhaa Versha, Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi Başkanı olarak, etkinlikte yaptığı konuşmada, sanat ve kültürün barış inşasındaki birleştirici gücüne dikkat çekti. Dr. Versha, Türkiye ve Hindistan arasında güçlü kültürel bağlar kurmanın barış sürecinde ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, Sufi kültürünün, her iki ülkenin ortak mirası olarak, gelecekteki etkinliklerde daha fazla tanıtılacağını ifade etti.
Genç Nesillerin Barışa Katkısı
Dr. Versha’nın liderliğinde, Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi genç nesillerin barış süreçlerine daha fazla dahil edilmesini teşvik eden projelere öncülük ediyor. Gençlik liderlik programları, kültürel değişim projeleri ve barış konferansları gibi etkinliklerle gençlerin, barış inşasında aktif rol almaları hedefleniyor. Bu girişimler, geleceğin liderlerini barış elçileri olarak yetiştirmeyi amaçlıyor.
Gelecek Planları ve Uluslararası İşbirliği
Dr. Versha, Türkiye ve Hindistan arasındaki kültürel işbirliğinin gelecek yıllarda daha da artacağını ve özellikle turizm, sanat ve ticaret alanlarında daha fazla etkinliğin planlandığını belirtti. Ayrıca, BM Küresel Barış Konseyi’nin dünya barışını güçlendirme misyonu çerçevesinde Türkiye’de daha fazla proje gerçekleştirmeyi planladığını söyledi.
Ödüller ve Diplomatik İlişkiler
Ödül töreninde Türkiye, Hindistan, İspanya ve Afrika’dan birçok seçkin isim ödül aldı. Ahmet Yaşar Akkaya, Jose Antonio Sanchez Marín, Yılmaz Parlar, Mustafa Akçey, Dr. Muhammed Manzoor Abdul Salam gibi önemli isimler, ödül sahipleri arasındaydı. Bu isimler, ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri geliştirmek ve sosyoekonomik kalkınmayı desteklemek için önemli katkılarda bulunuyor.
Ödül sahipleri listesinde ayrıca, Turkan Travels (Türkiye'de Tüm Hindistan ve Pakistan Turizmi ile İlgilenen En İyi Turizm Şirketi) için ödül alan önemli isimler de vardı.
Toplantıda konuşma gerçekleştiren GM Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kaya ve Prof. Dr. Murat Kasımoğlu projeleri hakkında bilgiler verdiler.
Ahmet Kaya, "Pandemi Bizi Yavaşlattı Ama Global Yardım Projeleriyle Güçleniyoruz"
Hilton İstanbul Bakırköy’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi etkinliğinde, GM Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kaya, pandeminin yarattığı zorlukları ve şirketinin uluslararası sosyal yardım projelerine olan katkılarını vurguladı.
Ahmet Kaya, konuşmasında markasının hayatındaki önemini ve Türkiye ile gerçekleştirdiği işbirliklerine değindi. Pandemi sürecinde yaşanan yavaşlamaya rağmen, yeni organizasyonlar ve projelerle dünyanın çeşitli yerlerinde düzenledikleri törenlerden elde ettikleri gelirlerle uluslararası sosyal yardım projelerine destek verdiklerini belirtti. Türkiye'de gerçekleştirdikleri işbirliklerine duyduğu minnettarlığı ifade eden Kaya, etkinliğe katılanlara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı:
"Türkçe öğreniyorum ve bu organizasyona değer kattığınız için sizlere şeref verdiniz, teşekkür ediyorum."
Prof. Dr. Murat Kasımoğlu, "Küresel İşbirlikleri ve Yeni Liderliklerle Geleceğe Umutla Bakıyoruz"
Prof. Dr. Murat Kasımoğlu, etkinlikte yaptığı konuşmada, küresel sistemin karşılaştığı büyük sorunlara değinerek, stratejik işbirliklerinin ve genç liderliklerin önemine dikkat çekti. Özellikle Hindistan’ın bu süreçteki katkılarının ve Türkiye'nin bölgesel ve küresel barışa olan önemli katkılarının altını çizdi.
Kasımoğlu, Türkiye’nin turizm alanındaki projelerinin gelişmekte olan ülkelerden gelen öğrencilerle desteklendiğini belirtti. Küresel sisteme katkı sağlayacak işbirliklerinin önemine vurgu yaparken, dijital dünyada liderliğin güçlendiği bir dönemde genç liderliklere büyük ihtiyaç olduğunu vurguladı.
"Bugün dünya genelinde yoksulluk ve göç gibi küresel sorunlarla mücadelede ortak bir strateji geliştirmek son derece önemli. Türkiye’deki iş insanları, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları olarak bu alandaki işbirliklerini güçlendirmeye hazırız," diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Gala Yemeği ve Ağ Kurma Fırsatları
Ödül töreni, katılımcılar için hem resmi hem de gayrı resmi bağlantılar kurma fırsatları sundu. Gala yemeği ile birlikte, sosyo-ekonomik işbirliği ve kültürel değişim programları üzerine verimli tartışmalar gerçekleşti. Etkinlik, tüm katılımcılar tarafından büyük bir başarı olarak değerlendirildi ve bu tür girişimlerin devam etmesi için güçlü bir talep dile getirildi.
Birleşmiş Milletler Küresel Barış Konseyi ve BM Küresel Mükemmellik Ödülleri, İstanbul’da uluslararası barış ve işbirliği adına önemli bir adım oldu. Gelecekteki etkinliklerin dünya barışına katkıda bulunma potansiyeli, katılımcılar arasında büyük bir heyecan yarattı.
İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var, Odesa şehridir
3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, Rusya tarafından işgal altındadır.
Dünyada Fiyat olarak değerlendirelimiyen ancak eşsiz bir değeri olan uygar insanın erdemi olan vatan sevgisi uğruna Anavatanı için savaşan, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda Atatürk’ümüzün verdiği özgürlük savaşını dile getirdiler. Aynı yolda cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla zaferi kazanacaklarını bir kere dada dile getirdiler.
Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2023 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.
Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, İş, Siyaset dünyasının önemli isimleri olmak üzere, Mini bir konserde veren 2004 Eurovizyon Şarkı yarışma Birincisi Ruslana ve Ukrayna vatandaşları katıldılar.
Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.
Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi’nin konuşması Özgürlük mücadelesini özel kılan sadece amacına ulaşmış olması değil, aynı zamanda nasıl mücadele edildiği, direnişin temel taşı olan hakikat olması nedeniyle Tam metnini veriyoruz.
Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bugün, Ukrayna Ulusal Bayramı - Ukrayna Bağımsızlık Günü vesilesiyle bu yardım etkinliğinde, cesur Ukrayna halkına, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, tüm savunuculara, partizanlara, doktorlara, gönüllülere, öğretmenlere, çiftçilere, metalurji uzmanlarına saygılarımızı sunmak için buradayız.
Zaferimizi kendi yönlerinde yaklaştıran herkese... Tüm bu 575 gün süren tam ölçekli savaşta, Ukrayna'nın özü itibariyle güçlü, cesur ve bağımsız olduğunu kanıtlayan insanlarımıza… Farklı olamayız, yapamayız, farklı olmak ta istemiyoruz.
Sizlerden şimdi Ukrayna'nın özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşan; buna canlarını feda eden kahramanlarımızın anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.
3501 gündür topraklarımızın bir parçası olan Kırım, rusya tarafından işgal altındadır. Ancak, Ukrayna’nın Kırımı teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Son zamanlarda hepimiz Sevastopol Körfezi'ndeki Kırım itaatsizlik ateşinin parlaklığını gördük. Bu sadece bir başlangıçtır.
Son bir buçuk yıl boyunca her gün Ukrayna, bağımsızlığını kanıtlamaya devam ediyor. Dünya, bağımsızlığımızın yakılanmayacağına, boğulanmayacağına ve şiddet kullanılarak vurulanmayacağına ikna oldu.
İşgalciler Kahovska barajını patlattılar; Zaporizhzhya nükleer santralını ele geçirip dünyaya nükleer tehditlerle şantaj yaptılar; tahıl koridorunu kapatarak dünyayı kıtlıkla tehdit ettiler. Çocukları öldürüyorlar; kreşleri, hastaneleri ve okulları yok ediyorlar; Nazi rejiminin en iyi geleneklerini benimseyerek filtrasyon kampları yaratıyorlar. Bütün bunlar, güçsüzlükten kaynaklanan agonidir. Ukrayna'yı "üç gün içinde" dedikleri gibi ele geçirme ve yok etme planı başarısız oldu. Bugün Ukrayna kendisini ve tüm dünyayı Kremlin'in cürümünden koruyor. Partnerlerimiz, dostlarımız, ya da askeri bir deyimle asker arkadaşlarımız bu konularda bize yardımcı oluyor.
İstanbul'un Ukrayna’da bir kardeş şehri var: Odesa şehridir. İstanbul bu yaz, geçen yaz da olduğu gibi ikinci kez, her hafta Rusya tarafından bombalanan ve Karadenizin karşı kıyısında bulunan Odesa’dan gelen bir grup Ukraynalı çocukları ağırladı. Bu özel yardımın ve desteğin örneğini neden dile getiriyorum? Çünkü bu örnek, iki şehrin gerçek kardeşliğinin bir simgesidir.
Bu fırsattan istifade ederek Türkiye’ye, Kırım platformuna katılımından, uluslararası platformlardaki desteklerinden, Bayraktar İHA'larından, çocuklarımızın dinlenme fırsatlarından, insani yardımlardan, hastanelerinizdeki yataklardan, Ukrayna haftasonları okulları için tahsis edilen kırtasiye malzemelerinden dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım. Bütün bu destekler çok önemlidir. Bu desteklerinizi hiçbir zaman asla unutmayacağız.
Bayraktarlar! Dünyanın en tanınmış Türk markasından bir tanesidir. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yarattığı tam ölçekli işgalinin başlangıcında savaş alanındaki durumu köklü bir şekilde değiştiren insansız hava araçları.
Ayrica, bu otelin sahibi Sayın Saruhan Saraylı'ya da özellikle teşekkürlerimi sunuyorum. Rusya’nın başlattığı barbar savaşında evlerini terk eden 700'den fazla Ukraynalı kadın ve çocuk, 5 ay boyunca bu otelde ücretsiz olarak konaklandı. Bütün bunlar çok önemli. Bu desteği asla unutmayacağız
Türkiye'deki depremden etkilenen çocuklara insani yardım götürdüğümüz İstanbul'daki kliniklerden birinin başhekimi "kalplerimiz tek yürek olarak atıyor" çok anlamlı bir ifade dile getirdi.
Lütfen halkımıza ve ülkemize destek vermeye devam edin. Buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Cumhurbaşkanımız her akşam konuşmalarında askerlerimize, doktorlarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyor.
Bugün tüm Ukraynalı topluluklarımıza, derneklere, tüm Türk dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz gelecekteki zaferimizin bir parçasısınız. Zaferimiz muhakkak gelecek. Çünkü karanlığı kazanan hep Işık olacaktır.
Kazanacak Işık konusunu, yardım etkinliğimizin bir sonraki bölümünden bugünkü konuğumuz Ruslana'ya aktarmak istiyorum.
Yıl 2004. Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapan şehir İstanbul. Ukrayna'nın Eurovision şarkı yarışmasına katılımının ikinci yılıydı ve Ukrayna için Zafer kazanılan yılıydı. İstanbul'daki 2004 Eurovision şarkı yarışmasının galibi Ruslana hoş geldin”
2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana mini konser verdi.
Ruslana sonrası, Grupların ve sanatçıların ses mühendisleri, Ukrayna'daki en iyi etkinliklerde çalışan geniş deneyime sahip DeluxeSound DJ ler 14 yaşındaki mini DJ Benzersiz, özel müzik içerikleriyle süper performasıyla etkinliğe renk katdı.
2004 Eurovision şarkı yarışmasının Birincisi Ruslana şarkı öncesinde şarkı aralarında ve şarkı sonlarında verdiği mesajlar mükemmeldi. Yüreklere seslendi buruk neşelere dil oldu. Bir kere daha bu vahşet olan savaşı kınarken bir an evvel son bulmasını işgal altından kurtulmalarını kutsal vatan topraklarına kavuşmalarını diliyoruz.
ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek'le ATA Parti Yeniden Türk Devrimi Tasarlaması (Programı) ilkeleri hakkında Sayın Başkanın İstanbul özel ofisinde söyleşi gerçekleştirdik.
Sayın Başkan'ın çok güzel ilkeleri var, iktidara geldikleri zaman Başkan'a ATA Parti'nin ilkeleri hakkında buna yeni Çağdaş Türk devleti devrimi diyorsunuz, Bunlar hakkında biraz kısa bilgi verir misiniz? Sorumuza;
ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek,
“ATA Parti ana amacı Atatürk'ün Türk devrimini
Atatürk döneminde, Atatürk Türk devrimi derdi ve öyle denilirdi. Sonradan söz değiştirildi. Atatürk'ün Türk devrimini iyi anlayıp, özümseyip, çağa taşıyarak
Yeniden, Türk devrimi yapmak üzere yola çıkan kişilerin kurduğu bir siyasi partidir.
Ben de o partinin öncüsüyüm. Evet. Ata Parti'nin amacı Atatürk'ten sonra başlayan karşı devrim sürecini bütün
bütün yanlışlarımızı silmek bugünkü karşı devrime tam karşı bir devrim gerçekleştirerek yeniden Türk devrimi yaparak Türkiye'yi tarihinde olduğu gibi ve Atatürk döneminde olduğu gibi hızla yükseklere çıkarmak amacıyla kurulan bir siyasi partidir.”
Devrimleri ?
“Ata Parti. Biz yeniden Türk'te devrimi derken beş devrimden söz ediyoruz.
Bunlardan birisi devleti yeniden Türk devleti olarak kurmak.
Yani en güçlü erk kurultayda olacak. Türk devlet geleneği budur.
Evet Türk devlet geleneğinde kağnı kurultay seçer. Ve kağan da başbakanı ve bakanları seçer.
Atatürk de Türkiye'yi kurtarırken böyle başladı. Orduyla başlamadı. Kurultayla başladı Erzurum'da, Sivas'ta.
Sonra Ankara'da büyük kurultayı toplayarak adına da Türkiye Büyük Millet Meclisi denildi. Ve ordu bu meclisin yani kurultayın ordusuydu.
Devlet başkanı da buranın başkanı. Yani Atatürk oldu. Sonra da bu kurultay sonra kamutay da denildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürk'ü ve sonrakileri başkan seçti. Doğrusu budur. Yani devlet başkanını seçti.
Bunu geri getireceğiz. Parlamenter sisteme geri getireceğiz filan deniliyor.
Tabii ki bir manada bu ama çok daha derin bir anlamı var bizim söylediğimizin. Türk tarihin derinliklerinden başlatıyoruz olayı.
Bunun dışında devlet bugünkü yanlışlardan kurtularak gerçekten çağdaş bir devlet olacak. Yasama, yürütme ve yargı ayrışacak. Yargı tam anlamıyla bağımsız olacak ama Yargı mensubu olmak için de çok derin araştırmalar ve deneyimlerden sonra gerçekleşecek bir durum olacak.”
İkincisi?
“İkinci olarak söylediğimiz devrim, Yeniden çağdaş eğitim devrimi. Ne demek? Yani bir çağdaş devlet
yurttaşlarına bir din dayatmaz. Çağdaş devlet yurttaşlarına din dayatırsa böyle inanacaksınız. Derse okullarda zorunlu din dersi olarak din budur. Buna inanın diye dayatırsa…Tarihin bize gösterdiği gerçeklik. Din çürür, devlet çöker.”
Aynen öyle.
“Ya tarihte birçok devlet böyle çöküyor. Örnekleri çok
Roma böyle çökmüştür, Osmanlı böyle çökmüştür, Memlüklü böyle, çökmüştür, Timurlu, Babürlü hep böyle çökmüştür. Evet. Hatta Uygurlar bile mali dinini devlet dini yaptıktan sonra çökmüşler.
Dolayısıyla çağdaş eğitimde bir din eğitimi olmaz. Olmayacak. Evet. Dil öğretimi için din dersi olabilir. Orada bütün dinler kısaca özet olarak anlatılır
Eşit uzaklıkta kalarak anlatılır. Yoksa din budur denilmez. Bunun dışında peki ne denilir
Yetişen öğrencilere bilim bilinci verecek. Bilim tarihi ve aydınlanma tarihi dersi konulacak. Koyacağız. Bununla ne yapacağız? Gençlerimizin gerçekten bilimlik bakış açısı kazanmaları hayatlara öyle bakmaları sağlanacak.
Dirliğe böyle bakmalarını sağlayacak ve bunların içinden gerçek üretici bilim adamları çıkacak. Yoksa din dersiyle yetişenlerden bilim adamı çıkmaz. Din adamı çıkar.
O ayrı bir kategoridir. Tabii. Ama devlet
Devletin okullarında din dersi olmaz. Bilim olur. Evet, bilim dersi olur. Çağdaş eğitim dediğimizin özeti budur.”
Üçüncü?
“Üçüncü devrim olarak diyoruz ki;
Biz toplumcu kalkınma uygulayacağız. Yani demek? Devlet yeniden fabrikalar açacak. “Devlet fabrika açmaz. Devlet üretim yeri açmaz. Devlet ticarette siyah uğraşmaz” Safsatasını bırakacağız. Ve en önemlisi de ülkemizin her yerini devletin kurduğu fabrikalarla donatacağız. Evet. Ama özel sektörü de özendireceğiz ve destekleyeceğiz. Atatürk'ün yaptığı gibi...”
Tabii karma ekonomi.
“Özel sektöre özendireceğiz, yönlendireceğiz, destekleyeceğiz. Ama devlet de fabrika yapacak. Güneydoğu'ya özel sektör fabrika yapmaz. Devlet Güneydoğu'nun her iline ve her ilçesine fabrika
Fabrika yapacak. Onları da ordumuz koruyacak.
Çok önemli. Onları koruyacak. Ama bizim gençlerimiz Güneydoğulu gençlerimiz iş buldukları zaman
Yani kız- erkek gençlerimiz, iş buldukları zaman orada çalıştıkları zaman evlerine maaş götürdükleri zaman akşam da evde buluşup çocuklarını da yuvalarından, fabrikaların yuvalarından alıp evlerinde onlarla uğraştıkları zaman terör örgütü işte o zaman kalkacak Işsiz genç kalkacak.
Terörü önlemenin yolu da budur. Tabii. Önce terör örgütüne kaptırıyorsunuz. Yurttaş çocuklarını sonra da öldürmekle övünüyorsunuz. Böyle saçmalık olur mu? “
Aynen.
“Böyle devlet olur mu? Niye kaptırıyorsun kardeşim? Doğru dürüstünü halka doğru dürüst göster. Halka yönel. Halkla ilgilen. Halka sevgi duy, saygı duy, ama aynı zamanda da karınlarını doyur.
Karın doyar. Işsizliği önler. Bunun yolu, yöntemi de Atatürk'ün yaptığı gibi bütün ülkeyi fabrikalarla dona donatmak. Evet, pırıl pırıl yapacağız
Aynı zamanda da çok sert söyleyeceğim. Bir devlette eğer yetenekli gençler, paraları olmadıkları için okuyamıyorlarsa okudukları zaman okulu bitirdikleri zaman da yetenekli gençlerimiz, eğer daha yükseğini okuma imkanına ulaşamıyorlarsa; ya da bir ülkede yurttaşlarımız, yurttaşlar paraları olmadıkları için ameliyat olamıyorlar ya da ilaç bulamıyorlar, ölüyorlarsa o ülkeyi yönetenler canidir. Katildir.”
Doğrudur.
“Bu bilinçle bakacağız. Dolayısıyla ATA parti iktidarında eğitim parasız olacak.”
Parasız olacak.
“Sağlık parasız olacak. Devlet verecek. Hemen denilebilir ki devlet nereden bulacak? Yolsuzlukları önleyin
Yolsuzluklar çok büyük bir bütçeden kanama meydana getiriyor. Çok büyük. Savurganlığı önleyin. Çok büyük kanama meydana getiriyor. Aynı zamanda da Türkiye'yi istila ettirdiğiniz yerleştirdiğiniz şu Suriyelilerden Türkiye'yi kurtarın. Sadece bununla siz bütün bunları yapacak finansal paraya, akçeye ulaşırsınız..
Sadece bunlarla. Çok zor işler yok. Efendim ekonomi için şöyle uzmanlar böyle uzman. Hayır bu çok basittir bunlar. Ya çok da basit söylüyorum. Yolsuzluğu önleyin. Savurganlığı önleyin. Suriyeli saçmalığından Türkiye'yi kurtarın…
Birdenbire elinizde bütün ülkeyi fabrikalarda donatacak kadar para oluşur. Türkiye'de kaynak var. Biz bunu yapacağız. Toplumcu kalkınma dediğimiz bu.”
Diğer ilke?
“Evet. Başka? Tabii ki ayrıntısı var…
Bunun dışında ayrıca ileri demokrasiyi getireceğiz. Türkiye artık ileri demokrasiyi hak eden bir ülkedir. Dolayısıyla, önce partiler de genel başkanlık diktatör yazısını ortadan kaldıracağız.
Siyasi partiler kanununu değiştireceğiz. Milletvekili ve belediye başkanı adaylarımızı partilerin üyeleri seçecek
Ya insanlar çalışıyorsa, önce parti içi demokrasinin olması lazım. Şu hale bak. Yani bir kişi bir partiyi ele geçirince kendisini padişah ilan ediyor. Bir daha orayı bırakmıyor. Yahu kardeşim ne var yani…
Bırak da başkaları gelsin. Şimdi denilebilir ki peki siz yapar mısınız? Ben yaparım demiyorum. Yaptım diyorum. Demokrat Parti Genel Başkanıyken baktım ki olmuyor. Yani partinin örgütüyle ve konumuyla benim
Bu köktenci düşüncelerim uyuşmuyor. Ya partide buna göre ekmek olanağım yok. Onun üzerine bir yıl yaptım. Ve hem o bina koca binayı bir sürü imkanı bırakıp ayrıldım. Dedim ki buyurun. Kimi istiyorsanız seçin
Ya ondan sonra da kendi bu köktenci düşüncelerime göre yeni parti kurmak için yıllardan beri uğraşıyorum. Ve bu düşüncedeki arkadaşlarla birlikte uğraşıyoruz.”
Beşinci?
“Peki beşinci Türkiye'yi bilgi çağına sokacağız. Evet. Çok önemli. Şunu çok açık söyleyeyim.
Türkiye'de siyasi yazılıma siyasi söyleme, bilgi çağına yatırım kişi benim. Yani o dönemleri yaşayan kişiler bilirler. Özal'a da anlatmaya çalıştım. Demirel'e anlattım. Tansu hanım anlamadı. Yıldırım Bey anlamadı. Ama Anlattım.. Anlattım… Anlattım…
Yani yazdığım kitaplar belli, yaptığım konuşmalar belli. Bilgi çağı diye dünyada büyük bir dönüşüm var. Evet. Şimdi aslında bence ilgi çağında aşan yeni bir çağ geliyor. Bilgi çağı içinden çıkan bir çağ o da yapay zeka çağı. Evet. Yani Türkiye'yi yönetenler Türkiye'yi yönetenler, başbakanlığa, bakan, başkanlığa istekli olanlar, ben Türkiye'ye yararlı olurum diyenler kitap okumalı…Atatürk böyle yapıyordu... Evet. Binlerce kitap okudu... Ben de okudum… Yirmiden fazla kitap yazdım. Ve hala okumayı sürdürüyorum. Dolayısıyla okuduklarımdan bildiğim bilgi çağı kavramı. Modern yönetim teknikleriyle devlete uygulayarak, yurttaşlarımıza bilgi çağı konusunda eğiterek Türkiye'yi bilgi çağına sokup bilgi çağının üreticisi olan.. Biz Tüketicisiyiz. Evet. Herkes cep telefonu falan kullanıyor. Şu önümüzdeki, teknik olanaklardan yararlanıyoruz. Ama bu değil. Üretici olarak Türkiye'yi bilgi çağına sokacak devrimi yapacağız…”
Sözleriyle Başkan tamamladı. ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek 23 yaşından itibaren çeşitli ilçelerde Kaymakamlık, Gümrük Müşavirlik, Milletvekilliği yapmış, Kültür Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Büyük Elçi ünvanı gibi makamlarda; unutulmaz başarılı hizmetler vermiş bir değerimiz..Aynı zamanda akademisyen olan Başkan Namık Kemal Zeybek’in çok sayıda kitapları var.